7 Mart 2017 Salı

Yaşam Yolumuza Işık Tutan Değerli Sözler. Farkındalıklarımızın Artması Dileğim İle...


Her gün kendi hayatın olan koca bir dünyaya dalış yapıyorsun.
Evet, herkesin ve senin ayrı koca bir dünyan var.
Ve bu dünyayı oluşturan, geliştiren şey duyguların.
Eğer duygularını eğitmezsen kocaman bir dünya gözünde karanlık, değersiz bir yer olmaya devam edecek.
Madem öyle ne bekliyorsun! 
Yarın sabah abartılı bir farklılıkla değil ama küçük bir değişiklikle hayata dalabilirsin.
İlk adım olarak bunları kendine hatırlatırsan yeterli.
Unutma;
Her seferinde küçük küçük bir adım sadece.
Sonra yepyeni bir sen. 

Dr. Zafer Akıncı 




4 Mart 2017 Cumartesi

Saf Sevgi Diyorlar Adına. Hissedebilmek Dileği İle...





Bakıp göremeyenlerin, görüp gözlerini kaçıranların, sadece konuşup ''mış'' gibi yapanların, zenginliğiyle övünenlerin, sevgiyi sadece tende arayanların anlayamayacağı bir şey bu. Saf sevginin ete-kemiğe bürünmüş köpek hali...

_Sade_

CAN BABA


Tadıyla için hayatı
Soğutmadan sevgileri
Soğutmadan sevdaları
Soğutmadan dostlukları
Yaşayın doyasıya...
Seviyorsanız koşun ardından
Beş dakika bile duracak zaman yok
Kırmadan, incitmeden sevin
İnsanı kırmaya zaman yok
Çayınız bardakta soğumadan
İçin çayınızı, hayat geçiyor
Yaşamamak yüreklere zarar...

Can Yücel

20 Şubat 2017 Pazartesi

SU



27. Bölümden: Şeftali Çekirdeği Kadar Aşk

Şeftali, hayatı öğreten meyvedir. Şeftali, kendi çekirdeğinde sakladığı esrarengiz göz motifi ve onun da içinde gizlediği zehir yüzünden zatem hiçbir zaman herhangi bir meyve olmamıştır. ''Bir Şeftali Bin Şeftali'' yi okuduktan sonraysa, artık şeftali sadece meyve değildir. Eğer dünyadaki bütün insanlar Behrengi'nin ''Şeftali Masalı''nı dinleyerek büyüseydi, dünya daha güzel bir yer olurdu.


30 .Bölümden: Çıkarsız paylaşılan saf mutluluk o kadar eşsiz ve nadir bir güzelliktir ki; onun bu yüzden dünyada daima en çok kıskanılan ve satın alınamayacak tek mutluluk olduğu söylenir. 
Saf'ın , anadillerinde yüzyıllarca ''katıksız'' anlamına geldiğini unutup şimdi onu yalnızca ''salak'' anlamında kullanan milletlerin mutluluğu, saflığını tamamen yitirmiştir. 

Buket Uzuner'in ''Su'' kitabından.


Sevgili Handan'ın 1 Eylül 2016 da armağan ettiği, keyifle okuduğum ve sevdiğim kitaplar arasına giren bu romandan biraz alıntı yaparak merhaba demek istedim. Bir süredir sistemsel olduğunu tahmin ettiğim sebeplerden ötürü bloğuma giremiyordum. Artık blogger' a yazdığım hata bildirim mesajlarından mı, yoksa gönderdikleri mailler ile beni merak edip paylaşımlarımı özlediğini ifade eden blog komşularımın sevgi gücünden mi (büyük ihtimal 2. olasılıkdan olduğunu düşünüyorum) bilinmez , yakın zamanda bloğumun düzeldiğini fark ettim. 
Fark etmenin güzelliğini yaşadığım için mutluyum...

Sevgili Handan , bu güzel kitabı bana armağan ettiğin için bir kez daha teşekkürler. Okurken kulaklarını bir kaç kez çınlattığımı da bilesin...

_Sade_





14 Kasım 2016 Pazartesi

HAYYAM'DAN


Ne güzel demiş Ömer Hayyam;
Yarım somunun var mı?
Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin? 
Kimsenin sırtından geçindiğinde yok ya? 
Keyfine bak, en hoş dünyası olan sensin.



Dilerim bir gün kendi küçük, şirin evim de olur. 
Hayyamın söylediği diğer sözlere ve fotoğraftaki kendi hoş an'ı mı yaşadığım için şükür.

_Sade_



Mademki öğrendim paylaşmazsam olmazdı.

Emel Sayın anlatıyor;

O zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. Oyuncu birde, Mavi Boncuk filmini çekiyoruz.
Bir gün setten çıktık eve gidiyoruz.
Ben Lalelide oturuyorum.
Kemal benden önce çıktı.
Herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti.
Ben baktım ki Kemal yürüyerek gidiyor; üç kilometre var gideceği yere. Her gün yürüyerek gidip geliyor.
Merak ettim, nereye gidiyor bu adam böyle diye.
Uzun süre yürüdü, sonra bir bankta bir adam yatıyordu.
Kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. Şaşırmıştım.
Sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm...
Bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım: ''tanıyormusunuz o az önce size para veren adamı? '' dedim.
''Adını bilmem, sormam da , her gün para verir bana...'' dedi.
Teşekkür ettim.
Az ilerdeki lokantaya gittim: ''Az önce gelen beyin borcu mu var size?'' dedim.
Tanımadılar beni. ''Kemal Abinin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun onların yemek masrafını öder...'' dedi.
Ertesi gün Kemal'in yanına gittim.
''Sen ne güzel bir adamsın ya...''  dedim. Ne olduğunu anlayamadı. Sarıldım, ağladım.
''Ölme sen benden önce...'' dedim, ama dinletemedim...



Sen filmlerinle bizim yüzümüzü bolca güldürdün. Fakat bu anlatılanlar ile öğreniyorum ki sen gerçek hayatta da yüreklere dokunarak insanları güldürüyormuşsun.  İsmi güzel, güzel adam.... 

_Sade_  



11 Kasım 2016 Cuma

Söz

Bazen sadece durup,doğayı seyretmek gerek.
Her şey nasılda uyum içinde..
DOĞA! Kimine bir ÖYKÜ, kimine bir ROMAN.

......Özdemir  Âsaf

Doğadan şehrin ortasına, balkonumuza gelen küçük misafir.